HTS’nin Suriye’deki rejimi devirmesi, Türkmeneli devleti hayalini bitirdi mi?
Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde PKK bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri’nin derhal silah bırakması gerektiğini söylerken, Türkiye’ye bağlı SMO’nun silahsızlandırılmasından bahsetmiyor. Türkmeneli devleti hayali kuran SMO ve "Bir diktatör gitti başka bir diktatör gelmemeli, Marta kadar bekliyeceğiz" dyen SMO'nun kontol ettiği bölgenin hükümetinin Başbakanı Abdurrahman Mustafa, HTŞ'den pek memnun görünmüyor.
Türkiye destekli Irak Türkmen Cephesi üyesi ve Irak meclisi milltevekili Erşad Salihi, Kuzey Suriye’den Irak Kurdistan bölgesine uzanan Türkmeneli devleti haritası ile. Fotoğraf: Salihi’nin İnstgram hesabı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HTS’nin başarısından memnun olsa da, aslında Suriye'de beklenen bu değildi
Suriye'de terör örgütü El Kaide bağlantılı olduğu için birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer alan Hayat Tahrir el-Şam (HTS) Esad rejimini devirdikten sonra, Türkiye’deki hükümet yanlısı medya “Kazandık” manşetleri atmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “İşte bu yüzden Suriye’deydik” diyerek, Türkiye’nin de Beşar Esad rejiminin devrilmesinde rol oynadığını ima etti.
Cumhuırbaşkanı Erdoğan, 13 Aralık'ta yaptığı bir konuşmada muhalefeti ve Türkiye’nin Suriye’de neden güç bulundurduğunu sorgulayanları eleştirerek, “Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diyenler, şimdi gördünüz mü niçin orada olduğumuzu?”dedi.
Cumhurbaşkanı HTS'nin başarısından memnun görünse de ve Türkiye'nin Esad'ın devrilmesindeki rolüne rağmen, HTS'nin Suriye'deki rejimi ele geçirmesi aslında Türkiye için beklenen bir şey değildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad rejiminin düşmesini beklemiyordu; planları Esad'ın iktidarda kalmasına dayanıyordu. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, son iki yılda Esad ile görüşme çağrısında bulundu ve Rusya, bu konuda Esad'ı ikna etmeye çalıştı ancak Esad, görüşmek için Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilmesini şart koştu ve görüşme gerçekleşmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Esad ile görüşmek istemesinin ana nedeni, kuzeydoğu Suriye'yi kontrol eden ve Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK'ya bağlı PYD liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri'ne karşı işbirliği ortak operasyon yapılmasıydı. Türk yetkililer, sürekli PKK'nın Suriye'de bir Kürt devleti kurmak istediğini söylüyorlar, ancak PYD Suriye'de bir Kürt devleti istemediğini söylüyor.
Suriye'deki Kürt partisi olarak bilinen PKK'ya bağlı PYD'nin amacı nedir?
PYD, PKK tarafından Suriye'de kurulan bir siyasi partiydi. PYD'nin ilk lideri Salih Müslim, PYD'yi kurmadan önce Suriye Demokratik Partisi üyesiydi. Suriye'deki gösterilerin şiddetle bastırılması ve iç savaşın patlak vermesinden sonra, Suriye'deki Kürtler de Esad'a karşı gösteriler düzenledi ve bölgelerinin rejimden kurtarılması talepleri ortaya çıktı.
Bölgede hakimiyetini kaybedeceğini fark eden Esad, Temmuz 2012'de PYD ile bir anlaşma yaptı ve Kürt bölgesinin büyük kısmından çekildi. Qamişlo havaalanı Esad'a bırakıldı, ancak şehrin büyük bir kısmının kontrolü PYD'ye bırakıldı.
Rejim güçlerinin çekildiği gün, yüzlerce silahlı PYD üyesi ortaya çıktı, halk rejimden kurtulmayı kutladı ve resmi binalara Kürt bayrağı asmaya başladı, ancak PYD buna karşı çıktı. Her yerde PKK bayrağı asıldı ve binalara Kürt bayrağı asmaya çalışan bazı Kürtler, yeni ortaya çıkan PYD'nin silahlı adamları tarafından öldürüldü. Bunun üzerine, halk PYD'ye karşı gösteriler düzenlemeye başladı, ancak PYD güçleri halka ateş açarak sadece bir gösteride 8 kişiyi öldürdü. Bazı Kürtler PYD'ye karşı silahlandı, ancak çoğu PYD üyeleri tarafından öldürüldü ve hayatta kalanlar Irak Kürdistanı bölgesine kaçtı.
Bölgedeki PYD karşıtı sevilen Kürt siyasetçi Mişel Temo, evinde düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldü. Ailesi, PYD'yi suçladı. PYD, halkın üzerine doğrudan ateş açarak ve güç kullanarak Kürt b ölgesinde hakimiyet kurdu ve Öcalan'ın devletsiz komünizm ideolojisini uygulamaya başladı.
PYD Eski eş başkanı ve PYD başkanlık konseyi üyesi Salih Müslim, Öcalan’ın posteri önünde açıklama yaparken. Fotoğraf: Sosyal medya
PYD'nin Kuzeydoğu Suriye'de uyguladığı Öcalan'ın devletsiz komünizm ideolojisi ve PYD'nin Kürt devletine karşı tutumu
Öcalan'ın devletsiz komünizm ideolojisine göre, devlet olmadığı için ordu da yoktur ve halk kendini savunur. Bu bağlamda, PYD Halk Savunma Güçleri (YPG) adında bir güç kurdu. Daha sonra, PYD Arap bölgelerini kontrol altına aldığında, her bölgedeki aşiretler kendi savunma güçlerini oluşturdu ve bu güçler Suriye Demokratik Güçleri (SDF) adı altında birleşti.
Aslında PKK ve PYD Kürt devleti istemiyor ve PKK ile PYD liderleri her fırsatta Kürt devletine karşı olduklarını söylüyorlar. Sadece Kürt devletine karşı değiller, aynı zamanda Kürt devleti isteyen Kürtleri geri kafalı olmakla suçluyorlar. PKK liderleri ayrıca 2017'deki Irak Kürdistanı bağımsızlık referandumuna da karşı çıktılar.
PKK lideri Öcalan, 1999'da Türkiye'de hapse atıldıktan sonra Kürt devleti kurma fikrinden vazgeçti. Bu fikirden sadece vazgeçmekle kalmadı, aynı zamanda devleti gerici ve işlemez bir sistem olarak gören ve devletsiz komünizm üzerine kurulu yeni bir ideoloji benimsedi. Öcalan'ın bu ideolojisi, PKK ve Türkiye'deki PKK'ya yakın HDP (şimdiki DEM parti) ve Suriye'deki PYD tarafından geçerli ideoloji olarak kabul edildi. PKK ve PYD'nin siyasi uzantılarının benimsedikleri bu yeni ideolojinin babası, anarşist bir akademisyen olarak bilinen Amerikalı akademisyen Murray Bookchin'dir. Öcalan'ın kendi fikri olarak açıkladığı Murray Bookchin'in devletsiz komünizm ideolojisi, PYD tarafından ilan edilen Kuzey Suriye Federasyonu'nda uygulanmaya başlandı.
PKK ve bileşenleri, Kürt devletinin kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor çünkü eğer bir Kürt devleti kurulursa, Öcalan'ın devletsiz komünizm fikrini uygulayacak yer bulamayacaklar.
PYD'nin PKK ile hiçbir bağı olmadığını iddia etmesine rağmen, bu doğru değil. Türkiye'den ayrılan birçok PKK militanı PYD'ye katıldı. Ayrıca, PYD'nin silahlı gücü SDF içinde Türkiyeli birçok PKK üyesi bulunuyor. SDF'nin genel komutanı Mazlum Abdi de eski bir PKK üyesidir, yıllardır Öcalan'a yakın olmuş ve Öcalan'ın manevi oğlu olarak bilinir. PYD'nin kontrol ettiği bölgelerde her yerde Öcalan posterleri asılıdır. PYD liderleri açıklamalarını Öcalan posterlerinin önünde yaparlar. PYD okullarında Öcalan propagandası yapılır ve Öcalan insan üstü bir varlık olarak tanıtılır.
PYD kontrolündeki Suriye Kürt şehri Qamishlo'daki bir sokakta Öcalan posteri, Nisan 2024. Üzerinde "Liderin özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür" yazmaktadır.
Türkiye’nin Suriye’den Irak’a uzanan 30 km’lik koridor ısrarı
Aslında PKK-PYD'nin Suriye'de bir Kürt devleti istemediği çok açık, Kürt devleti değil, komün-kantonlara dayalı bir sistemle bölgeyi yönetmek istiyorlar ve daha sonra bu sistemi tüm ortadoğuya yaymak istiyorlar ve birgün bu sistemi tüm ortadoğuya yayacakalrına inanıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli olarak "Sınırımızda bir Kürt devleti istemiyoruz, ülkemizin güvenliği için Suriye sınırında 30 km derinliğinde bir koridor kurmak istiyoruz" demektedir. Son 6 yıldaki gelişmelere baktığımızda, Suriye'ye 30 km girme planının aslında farklı bir nedeni olabileceğini görüyoruz. Irak ve Suriye Türkmenleri ile Türkiye'deki bazı milliyetçilerin söylem ve paylaşımlarına baktığımda, Akdeniz'den Suriye sınırı boyunca Kerkük, Musul, Şengal ve Irak Kürdistan bölgesindeki bazı şehirleri de kapsayacak şekilde Türkmeneli adı verilen bir Türkmen devleti kurulması istendiğini görüyoruz.
Türkiye, 24 Ağustos 2016'da Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında IŞİD kontrolündeki Suriye'nin Cerablus kentine bir saldırı başlattı ve Menbic'in kuzeyindeki Sacur Nehri'ne kadar olan bölge Türkiye ve Türkiye yanlısı muhalif grupların eline geçti. O dönemde Erdoğan, ele geçirilen bölgenin 30 km derinliğinde olmadığını söyleyerek, Menbic'e kadar gitmek istediklerini belirtti, ancak Rusya buna izin vermediği için bu gerçekleşmedi. Daha sonra Türk askerleri ve Türkiye yanlısı Suriyeli silahlı gruplar, Suriye'nin güneybatısına doğru ilerleyerek Halep'in el-Bab ilçesini ele geçirdi.
Türkiye, bu bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra, Suriye sınırının tamamı boyunca 30 km derinliğinde bir koridor oluşturma planı çerçevesinde, Ocak 2018'de PYD-SDG kontrolündeki Afrin şehrini ele geçirdi. Türkiye ve Türkiye'ye bağlı Suriyeli muhalif güçlerin kontrolüne girdikten sonra, Afrin bölgesinde yaşayan 200.000 Kürt'ün yarısı, Afrin'den Tel Rıfat ve Menbic gibi PYD kontrolündeki bölgelere göç etti. Türkiye, Afrin'i ele geçirdikten sonra, batıdan Fırat Nehri'ne kadar olan sınırın geri kalanı, HTŞ'nin kontrolündeki küçük bir bölge dışında, Türkiye ve Türkiye yanlısı grupların eline geçti.
Fırat'ın doğusundaki sınırdaki ilk şehir Kobani'dir ve Kobani de sınırın sıfır noktasında bulunan bir şehirdir. Türkiye, Kobani'ye yönelmek istedi, ancak şehir sınırın hemen üzerinde olduğu için bunun biraz zorlularının olması ve Rusların Kobani'de bir operasyona izin vermemesi nedeniyle, Türkiye daha doğuda bulunan ve ABD koruması altındaki Tel Abyad (Gire Spi) ve Ras al-Ayn (Serekaniye) şehirlerine yöneldi.
SMO’nun kontol ettiği bölgede, SMO’ya ait bir binanın girişi
Türkiye, ABD Başkanı Trump'ı bu bölgeden ABD askerlerini çekmeye ikna ettikten sonra, Suriye'den Türkiye'ye getirdiği Türkiye yanlısı grupları bu bölgeye taşıdı ve 9 Ekim 2019'da Tel Abyad ve Ras al-Ayn'a bir saldırı başlatarak bu bölgeleri SDG'den ele geçirdi.
Türkiye, Afrin'i kontrol altına aldıktan sonra, Afrin'deki resmi dil ve eğitim dili Kürtçeydi. Türkiye, Kürtçeyi tüm kurumlardan kaldırdı ve Türkçe ile Arapçayı resmi dil yaptı. Kürtçe eğitimi kaldırıldı ve Türkçe ile Arapça resmi eğitim dilleri oldu. Farklı bölgelerden binlerce Arap ailesi Afrin'e yerleştirildi.
Türkiye, kontrol ettiği bölgelerde yoğun bir Türkleştirme kampanyası başlattı. Türkiye, Azez, el-Bab, Cerablus ve Afrin'de Yunus Emre Enstitüsü şubeleri açtı ve bu bölgelerde çocuklara ve yetişkinlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmeye başladı. Bu bölgelerdeki Kürtler, sadece evlerinde Kürtçe konuşabilecek bir noktaya geldiler, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi.
Suriye Milli Ordusunun kurulması ve Türkmen bileşenleri
2017 yılında, Türkiye çeşitli Suriyeli muhalif silahlı grupları, Suriye Milli Ordusu adı altında birleştirdi. Bu gruplar, Suriye Milli Ordusu adı altında birleşmiş gibi görünse de, aslında her grup farklı bir bölgeyi kontrol eder ve her grubun farklı bir komutanı vardır. Bu gruplar arasında çeşitli zaman zaman çatışma çıktığı da oluyor. Bu gruplardan bazılarının komutanları, halka karşı suç işledikleri iddiası ile ABD tarafından yaptırım uygulanmaktadır.Suriye Milli Ordusu'nun bileşenleri olan Hamza Tümeni, Süleyman Şah Tümeni ve Sultan Murat Tümeni, çoğunlukla milliyetçi Türkmenlerden oluşur.
SMO bileşenlerinde Hamza Tümeni komutanı Ebubekir ile Suleyman ŞahTümeni komotanı Muahmemd Casim, MHP genel başkanı Bahçeli’yi ikinci defa ziyaret ettiler 18. Aralık 20204. Fotoğraf: Sosyal medya
Türkiye, bölgede sadece Suriye Milli Ordusu'nu kurmakla kalmadı, aynı zamanda bir Türkmen hükümeti de kurdu. Suriyeli bir Türkmen olan Abdurrahman Mustafa, şu anda bu hükümetin başbakanıdır. Türkiye'nin Suriye'de kontrol ettiği bölgede faaliyet gösteren bu hükümet, kendisini Geçici Suriye Hükümeti olarak adlandırsa da, Türkiye dışındaki hiç kimse tarafından tanınmamaktadır. Tamamen Türkiye'nin emirleri doğrultusunda hareket eder.
Yapılan tüm bu hazırlıklar, Kuzey Suriye ve Irak Kürdistan bölgesinin bazı kısımlarını içerecek bir Türkmen devleti kurmak için miydi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın Mart ayında yaptığı bir konuşmada, bu yaz Irak sınırında kilidi kapatacaklarını ve sınırlarımızı terörden temizleyeceklerini söyledi, ancak Suriye'de bir terör devleti kurulmasına izin vermeyeceklerini de tekrarladı. Bu, sözler Türkiye'nin Irak Kürdistan bölgesinin dağlık alanındaki PKK'ya karşı operasyonları ile ilgili olarak anlaşıldı, ancak bu konuşmadan sonra, hükümet yanlısı medya, Türkiye'den güney Irak'a ulaşacak ticaret yolunun çizimlerini paylaştı. Bu çizimler sadece ticaret yolunu göstermiyordu, aynı zamanda Türkiye'nin bölgede kontrol edeceği alanları da gösteriyordu ve bu bölgeler Türkmeneli devleti haritası ile uyumlu görünüyordu. Yol, Türkiye'nin kontrol edeceği bölgeden geçecek, Kürdistan bölgesine uğramadan doğrudan Irak merkezi hükümetinin kontrol ettiği bölgeye gidecekti. Böylece Erdoğan'ın bahsettiği Irak sınırının bu bölge olduğu anlaşıldı.
Türkiye’nin planına göre, şu anda Irak Kürdistanı bölgesine açılan Halil İbrahim sınır kapısının 10 km batısında yeni bir sınır kapısı açılacak. Buradan geçecek transit yol, Irak’ın güneyine gidecek ve Körfez ülkelerine ihraç edilecek ürünler oradan gemilerle o ülkelere gönderilecek. Türkiye, bu yolun güvenliğini sağlamak için bu bölgeye 40 km girecek. Irak Kürdistanı hükümeti, Türkiye’nin bu kapıyı açma amacını bildiği için bölgede yeni bir kapı açılmasını kabul etmemektedir. Kürdistan hükümeti ticaret yolunu kabul etmekte ancak şu anda kullanılan Halil İbrahim sınır kapısının bu amaçla kullanılmasını istemektedir. Bu kapının kullanılmasının Türkiye’nin planıyla uyumsuz olması nedeniyle, ticaret yolunun projesi bu bölgede henüz hayata geçmedi.
Hükümet yanlısı medya’nın 7 Mart 2024 tarihinde yayınladığı Türkiye’nin Irak Kurdistan bölgesinde kontol edeceği bölgenin haritası Fotoğraf: 24 Haber.
Türkiye tarafından desteklenen Irak’taki Türkmenler de Suriye’den başlayıp Irak Kürdistanı bölgesine kadar uzanan bir Türkmen devleti hayal etmektedir. Irak türkmen cephesiTürkmen bayrağını kullanıyor ve tüm ofislerinin duvarlarında Türkmenli devleti haritası var.
Türkiye’nin tüm Suriye sınırını kontrol etmesi için, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yaz PYD kontrolündeki bölgede bir operasyon başlatmayı planladı. Ancak PYD, saldırıların olabileceği bölgelere Suriye rejimi unsurlarını yerleştirdi ve Rusya ile ABD, böyle bir saldırıya karşı çıkarak Türkiye’nin planını engelledi. Plan, koşulların daha uygun hale gelmesine kadar ertelendi. Türk yetkililer, Trump’ın ABD seçimlerini kazanması durumunda, ABD’nin Suriye’den çekileceğini ve Türkiye’nin SDF tarafından kontrol edilen bölgelere girebileceğini düşünüyorlardı. Bu nedenle Trump’ın olası seçim zaferi, hükümet yanlısı medya tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.
Trump’ın görevi devralarak Türkiye’nin SDF kontrolündeki bölgelere girmesini kolaylaştırması beklenirken, HTS rejimi devirdi ve Şam’ı ele geçirdi. HTS’nin rejimi devirmesi, uzun zamandır yapılan bir plan değildi. En azından Türkiye böyle bir plan yapmamıştı. Bu plan, İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a karşı saldırıya geçmesinin ardından ortaya çıktı. Rusya’nın Ukrayna savaşından dolayı Suriye’den bazı güçlerini çekmesi, ardından İsrail’in Suriye’deki İran hedeflerine saldırarak İran’ı zayıflatması ve Hizbullah üyelerinin Suriye’den çekilip Lübnan’a giderek İsrail’e karşı savaşa katılmaları, Esad rejimini zayıflattı.
Bu durum, rejime karşı harekete geçen HTS için bir fırsat yarattı. HTS operasyonu başlattığında, rejimin bu kadar hızlı düşmesini beklemiyordu, Türkiye de beklemiyordu. Rejimin hızlı çöküşü büyük bir sürpriz oldu. HTS’nin rejimi devirmesi ayrıca, HTS’ye karşı Türkiye yanlısı SMO’ya üstünlük sağladı. SDF komutanı Mazlum Abdi, HTS ile görüşmeye hazır olduklarını söyledi ve HTS lideri Jolani, Kürtlerin gelecekte Suriye’nin bir unsuru olacağını belirtti. Bu konuda görüşmelerin başlaması beklenirken, Türkiye yanlısı SMO, SDF güçlerine saldırarak Fırat’ın batısındaki Tell Rifat ve Münbiç’i ele geçirdi.
SMO, HTS’nin tutumunu ve HTS ile SDF arasındaki görüşmelerin sonuçlarını beklemeden SDF’ye karşı saldırıya geçmesinin nedeni, SDF ile HTS arasında bir anlaşma olursa, SMO’nun SDF kontrolündeki bölgeleri ele geçirmesinin imkansız olacağıdır. Türkiye Dışişleri Bakanı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediklerini belirterek, SDF’nin artık silah bırakması gerektiğini ya da yok edileceklerini söyledi.
Şam’da geçici bir Suriye hükümeti kurulmuş ve tüm taraflarla görüşmelerin yapılması gerektiği belirtilmişken, Türkiye buna karşı çıkmakta ve SDF’nin hemen silah bırakmasını ısrarla istemektedir ve eğer silah bırakmazlarsa Türkiye güç kullanacağını söylemektedir. Eğer şu anda Suriye’nin yasal hükümeti, Şam’daki HTS tarafından kurulan hükümetse, o zaman SMO da silah bırakmalıdır. SMO nun olduğu bölgedeki Türkmen hükümetinin Başbakanı Mustafa Abdurrahman, HTS liderini ima ederek, bir diktatör gitti, başka bir diktatörün gelmemesi gerektiğini, ve HTS’nin ne yapacağını görmek için Mart’a kadar bekleyeceklerini söyledi. Diğer bir deyişle, SMO şimdilik kontol ettiği bölgeyi elinde tutacak ve HTŞ ile yapacakları görüşmelerden sonra ne yapacaklarına karar verecekler.
Şu anda SMO ve Türkiye’nin kontol ettiği bölgelerde ayrı bir hükümet var, PYD hükümeti ile birlikte Suriye'de üç ayrı yönetim var şu anda. SDF, HTŞ ile görüşmek istiyoruz dediği halde, SMO’nun, SDF’'nin HTS ile görüşme fırsat vermeden SDF bölgelerini ele geçirmeye çalışması, SMO'nun HTŞ ile anlaşmayabileceğini de bir ihtimal olarak gördüğünü gösteriyor.
Türkiye'nin PKK-PYD konusundaki endişeleri elbetteki anlaşılır, terör asla bir mücadele yöntemi değildir, olmamaldır. PKK'nın Türkiye'ye demokrasi getirmek için savaştığını söylemesi, terörü haklı çıkarmaz. Terör ve çatışma Türkiye'de en çok Kürtlere zarar vermiştir. Yapılacak en doğu şey, PKK'nın Türkiye'ye karşı silah bıraktığını ilan etmesi ve PYD'nin komün kanton ısrarından vazgeçip PKK ile bağını kesmesi ve Suriye'de tüm kesimlerin haklarının korunduğu bir yönetimin kurulmasıdır. Buna Kürtlerin ana dillerini kullanmaları ve eğitimlerini ana dilleri ile yapmaları da dahil olmalıdır. Suriye'deki Kürtler, Aleviler, Hristiyanlar ve Durziler'in yaşam biçimine müdahale edilmemesidir. Farklılıkları kabul edip birlikte yaşama külürü geliştirimelidir, aksi takdirde Suriye'ye gerçek barışın gelmesi imkansız olur.